Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşmesinden sonra soruşturma işlemlerinin başlatılması, hukuk sistemimizde önemli bir yer tutar. Bu süreç, adil yargılanma hakkının korunması ve hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanmasında kritik bir role sahiptir. Bu tür bir durum, genellikle yeni delillerin ortaya çıkması veya mevcut delillerin farklı bir perspektiften değerlendirilmesi gerektiğinde meydana gelir.
Bir kovuşturmaya yer olmadığı kararı, savcılığın bir suç isnadı ile ilgili olarak yeterli delil bulunmadığına veya suçun unsurlarının oluşmadığına karar vermesi anlamına gelir. Bu karar, soruşturmanın bu aşamada sonlandırılması ve kovuşturma aşamasına geçilmemesi gerektiğini belirtir. Ancak, bu kararın kesinleşmesinin ardından bile, belirli koşullar altında yeni gelişmeler veya delillerin ortaya çıkması, soruşturma işlemlerinin yeniden başlatılmasını gerektirebilir.
Yeni delillerin ortaya çıkması, önceki kararın yeniden değerlendirilmesine yol açabilir. Bu durum, hukuki sürecin dinamik ve esnek yapısını yansıtır; adaletin gerçekleştirilmesi ve gerçeğin ortaya çıkarılması için gerekli manevra alanını sağlar. Yeniden başlatılan soruşturma işlemleri, adaletin sağlanması, suçluların cezalandırılması ve masumların korunması adına önem taşır.
Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesinden sonra soruşturma işlemlerinin başlatılması süreci, şeffaf ve adil bir şekilde yönetilmelidir. Bu süreçte, hukuki normlara ve prosedürlere titizlikle uyulmalıdır. Ayrıca, bu süreçte savunma hakkının tam anlamıyla korunması ve sanığın veya şüphelinin hukuki destek alması da büyük önem taşır.
Ankara'da bir avukat olarak, bu tür durumlarda müvekkillerimize rehberlik etmek, onların haklarını korumak ve hukuki süreçlerde onları temsil etmek temel görevlerimiz arasında yer alır. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın ardından yeniden başlatılan soruşturma süreçlerinde, müvekkillerimizin adil bir şekilde yargılanmalarını ve haklarının korunmasını sağlamak adına detaylı bir hukuki destek sunuyoruz.
Kovuşturmaya yer olmadığı kararının kesinleşmesinden sonra soruşturma işlemlerinin başlatılması, hukukun dinamik yapısı içinde adaletin sağlanması için önemli bir mekanizmadır. Bu süreç, yeni delillerin ışığında adaletin yerini bulması ve hukuki süreçlerin adil bir şekilde işlemesini sağlar.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK), itiraz edilmezse kararın tebliğinden 15 gün sonra, karara itiraz edilirse sulh ceza hakimliği tarafından itiraz başvurusunun reddedilmesi üzerine kesinleşir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar usulüne uygun bir şekilde kaldırılmadıkça savcılık tarafından kendiliğinden kamu davası açılamaz. Bir diğer ifadeyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair usulüne uygun bir şekilde kaldırılmadıkça Cumhuriyet savcılığı tarafından re’sen soruşturma işlemleri yapılamaz, iddianame düzenlenemez ve kamu davası açılamaz.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar kesinleştikten sonra, yeniden soruşturma yapılarak kamu davası açabilmenin iki yolu vardır:
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilip kesinleştikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hakimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz. (CMK md.172-2). Buna göre kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşmesinden sonra kamu davası açılabilmesi için öncelikle yeterli şüphe oluşturacak yeni delil veya delillerin elde edilmesi gerekmektedir. Yeni delilin elde edilmesi ise tek başına soruşturma işlemlerinin tekrar yapılarak nihayetinde bir iddianame ile kamu davası açılmasına yeterli değildir.
Fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (takipsizlik kararı) verildikten sonra aynı fiile ilişkin olarak yeniden soruşturma yapılabilmesi kanun koyucu tarafından “yeni delilin meydana çıkması” şartına bağlanmış ve bu husus ceza muhakemesi şartı olarak belirlenmiştir. Bir diğer ifadeyle yeni delil elde edilmeden soruşturma işlemlerinin yeniden yapılması mümkün değildir. Yeni delilin varlığı şartı, kanunda ceza muhakemesinin yürüyüş şartları arasında belirlenmiştir.
CMK’nun 172/2. maddesinde yer alan “yeni delil” kavramının incelenmesi gerekmektedir. Buna göre, kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan önce mevcut olan ancak ele geçirilemeyen veya dosyada bulunan ancak Cumhuriyet savcısı tarafından görülmeyen ve değerlendirilmeyen delil, yeni delildir. Yani yeni delilin kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karardan önce mevcut olması gerekmektedir. Aksinin kabulü hayatın olağan akışına aykırı olacaktır. Elde edilen yeni delilin, mevcut diğer delillerin yanı sıra tek başına failin suçu işlediğine dair yeterli şüpheyi ihtiva etmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla yeni delilin soruşturma işlemlerinin başlatılması için elverişli olması gerekir. Bu vasıfta yeni bir delil elde edilince Cumhuriyet savcısı işe tekrar el atacak, soruşturma işlemleri yürütecek ve bir iddianame düzenleyerek kamu davası açılması için görevli ve yetkili mahkemeye müracaat edecektir.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz edilmesi üzerine, itiraz reddedildiğinde bu karar kesinleşir. İtirazın reddi üzerine yeni delil olsa dahi, aynı fiilden dolayı Cumhuriyet savcısının kendiliğinden dava açması mümkün değildir. Önceden verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan merciin, kamu davasının açılması hususunda karar vermesi gerekir. Bir diğer ifadeyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiş ise Cumhuriyet savcısının aynı işe tekrar el atması için yeni bir delilin ortaya çıkması yeterliyken, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın bir yargı makamı kararıyla kesinleşmesi halinde yeni delil tek başına yeterli olmayacaktır. Yargı makamı kararıyla kesinleşmiş olan kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın, yine bir yargı makamı tarafından kaldırılması gerekmektedir. Zira Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yargılama makamı kararlarının Cumhuriyet savcılığınca kaldırılabilmesi kabul edilmemiştir.
Diğer bir anlatımla Cumhuriyet savcısınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilip; karar itiraz edilmeksizin kesinleştiğinde Cumhuriyet savcısının aynı işe tekrar el atması için, yeni bir delilin ortaya çıkması yeterli iken; kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz edilerek itiraz merciine başvurulduğunda; itiraz merciinin kararı ile kovuşturmaya yer olmadığı kararı kesinleşmişse, Cumhuriyet savcısının iddianame düzenlemesi için, (5271 sayılı CMK’nda yargılama makamının kararını Cumhuriyet savcısının kaldırması kabul edilmediğinden) yeni delilin yanında, önceden verilmiş itiraz dilekçesi hakkında karar veren merciin, kamu davasının açılması hususunda, yeniden bir karar vermesi gereklidir. Bu husus kanun koyucu tarafından ceza muhakemesi şartı olarak düzenlenmiştir.
Yeni delillerin elde edilmesinden sonra sulh ceza hakimliğine müracaat edilmelidir. Sulh ceza hakimliği yeni delilleri değerlendirip, soruşturma işlemlerinin başlatılması için karar vermedikçe savcılık re’sen harekete geçip soruşturma yürütemez ve iddianame düzenleyerek kamu davası açılması için görevli ve yetkili mahkemeye başvuramaz.
Kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar aleyhine “kanun yararına bozma” başvurusu yapılarak kovuşturmaya yer olmadığına dair kesinleşmiş karar ortadan kaldırılırsa, savcılık soruşturma yaparak kamu davası açabilir.
Yukarıda değinilmiş olan hususlar genel hatları ile kaleme alınmış olup; her somut olay birbirinden farklı özellikler taşıyabileceğinden hak kaybına uğramamanız adına bir hukuk bürosu ile iletişime geçip profesyonel destek almanızı öneririz.