Aldatma (Zina), evlilik ilişkisi içinde bir eşin diğer eşe sadakatsiz olması ve başka biriyle cinsel ilişkiye girmesi durumudur. Bu, evlilik birliğinin temel prensiplerinden biri olan sadakat yükümlülüğünün ihlali anlamına gelir ve çoğu hukuk sistemlerinde evliliğin sona erdirilmesi için geçerli bir sebep olarak kabul edilir.
Aldatma, genellikle evlilikte güvenin sarsılmasına ve ciddi duygusal yıkıma yol açar. Bu durum, evliliğin temelini oluşturan karşılıklı saygı ve güven ilişkisinin bozulmasına neden olur. Aldatma, eşler arasındaki ilişkiyi derinden etkileyen ve çoğu zaman onarılamayan bir hasara yol açabilir.
Boşanma davalarında aldatma, dava açan tarafın boşanma talebini destekleyen önemli bir gerekçe olarak görülür. Mahkemeler, aldatma iddialarını değerlendirirken, bu iddiaların doğruluğunu ve evlilik üzerindeki etkisini dikkate alır. Aldatmanın kanıtlanması, boşanma sürecinde maddi ve manevi tazminat talepleri gibi konularda da etkili olabilir.
Aldatma, evliliğin sona ermesinin yanı sıra, çiftler arasındaki duygusal ilişkileri ve varsa çocukların psikolojisini de olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, aldatma sonucu yaşanan evlilik sorunları, genellikle hassas ve karmaşık bir şekilde ele alınması gereken durumlardır. Aldatma, evlilik birliğinin sürdürülebilirliğini ciddi şekilde sorgulatan ve çoğu zaman sonlandıran bir durum olarak kabul edilir.
Aldatma evlilik birliği içinde eşlerden birinin, başka biriyle yaşamış olduğu duygusal ya da cinsel bir birliktelik içinde olması halidir. Aldatma nedeniyle boşanma davası Medeni Kanunun 161. Maddesinde düzenlenmiştir.
Aldatma, Medeni Kanunda zina olarak düzenlenmiştir. Medeni Kanun 161. Maddesi uyarınca: Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Affeden tarafın dava hakkı yoktur. Medeni Kanun’da aldatma eylemini affeden eşin , bu nedene dayalı olarak boşanma davası açma hakkı yoktur yönünde bir hüküm vardır ancak eş ikinci kez aldatırsa, diğer eş aldatma nedeniyle boşanma davası açabilecektir.
Aldatma nedeniyle açılacak boşanma davası Medeni Kanun uyarınca belli bir süreye bağlanmıştır. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Medeni Kanun aldatma nedeniyle boşanma davası açma hakkını, öğrenmeden itibaren 6 aylık süreye tabi tutmuştur. Bu süre içinde dava açmaya hakkı olan eş, boşanma davası açmadığı takdirde, aldatma eylemine dayalı olarak boşanma davası açamayacaktır ancak diğer boşanma nedenlerine dayalı olarak davasını açabilecektir.
Aldatma nedeniyle açılacak olan boşanma davasında, davayı açmaya hakkı olan eş, aldatma eylemini her türlü yasal delille ispatlayabilecektir. Teknolojinin yaygın olduğu günümüzde, aldatma eylemleri genellikle akıllı telefonlar üzerinden gerçekleştirilmektedir. Özellikle Whatsapp yazışmaları boşanma davasını açmaya hakkı olan eş için en önemli delildir.
Aldatma eyleminin bir diğer ispatlama aracı ise telefon konuşmalarıdır. Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, mahkemeden davalı eşin telefon görüşmelerini içeren HTS kayıtlarının dosyaya delil olarak getirtilmesini isteyebilir. Yapılacak incelemede aldatan eşin aynı numara ile ( karşı cins ) yapmış olduğu görüşmenin sıklığı ve zamanı, aldatma eylemine delil olarak kabul edilir.
Aldatma nedeniyle açılacak boşanma davalarında yetkili ve görevli mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi veya davadan önce son 6 ay beraber oturdukları yerleşim yeri Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde dava Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılır.
Aldatma nedeniyle boşanma davası yasal her türlü delille ispat edilebilir. Tanık, fotoğraf, ses kaydı aldatma eyleminin ispatına yarayan delil çeşitleridir. Aldatma eylemini ispat eden davacı eş, açmış olduğu boşanma davasını kazanır ve eş lehine nafaka, maddi ve manevi tazminata hükmedilir.
Yukarıda değinilmiş olan hususlar genel hatları ile kaleme alınmış olup; her somut olay birbirinden farklı özellikler taşıyabileceğinden hak kaybına uğramamanız adına bir hukuk bürosu ile iletişime geçip profesyonel destek almanızı öneririz.