Haksız fiilden kaynaklı sorumluluk, bir kişinin başkasına verdiği zararın hukuki olarak telafi edilmesini gerektiren bir kavramdır. Bu tür sorumluluk, bir kişinin kusurlu davranışı sonucunda başka bir kişiye maddi veya manevi zarar vermesi durumunda ortaya çıkar. Haksız fiil, genellikle bir kişinin kasıtlı veya ihmal yoluyla başkasının haklarını ihlal etmesi ve bu ihlalin zarara yol açması şeklinde tanımlanır. Haksız fiilden kaynaklı sorumluluk, zarar gören kişinin zararlarının telafi edilmesini ve adaletin sağlanmasını amaçlar.
Haksız fiilden kaynaklı sorumluluğun temelinde, zarar veren kişinin (failin) kusuru bulunur. Failin, zarar gören kişiye (mağdura) karşı hukuka aykırı ve kusurlu bir şekilde hareket etmiş olması ve bu hareketin zarara yol açmış olması gerekir. Fail, zarar gören kişiye karşı zararı telafi etmekle yükümlüdür ve bu, genellikle maddi tazminat ödemesi veya manevi tazminat ödemesi şeklinde gerçekleşir.
Haksız fiilden kaynaklı sorumluluk, zararın türüne ve büyüklüğüne göre değişiklik gösterir. Maddi zararlar, zarar gören kişinin mal varlığına verilen zararları ifade eder ve genellikle kaybedilen gelirler, tedavi masrafları, mülkün onarımı veya değiştirilmesi gibi masrafların karşılanmasını içerir. Manevi zararlar ise, kişinin fiziksel ve duygusal acılarını, ızdıraplarını ve yaşam kalitesindeki azalmayı ifade eder ve bu tür zararlar için de tazminat talep edilebilir.
Haksız fiilden kaynaklı sorumluluk davalarında, mağdurun zararın ve failin kusurunun varlığını kanıtlaması gerekir. Bu süreç, zararın büyüklüğünü, failin davranışının hukuka aykırılığını ve kusurunu destekleyecek kanıtların sunulmasını içerir. Kanıtlar, genellikle tanık ifadeleri, uzman raporları, tıbbi kayıtlar ve diğer belgelerden oluşur.
Mahkeme, sunulan kanıtları ve argümanları değerlendirir ve eğer failin haksız fiilden sorumlu olduğuna karar verirse, failin mağdura zararı telafi etmesi için gerekli tazminatı ödemesine hükmeder. Bu süreç, mağdurun zararlarının adil bir şekilde telafi edilmesini ve haksız fiilden kaynaklanan sorunların çözülmesini sağlar.
Haksız fiilden kaynaklı sorumluluk, bir kişinin kusurlu davranışı sonucunda başka bir kişiye zarar vermesi durumunda ortaya çıkar ve zarar gören kişinin zararlarının telafi edilmesini amaçlar. Bu tür sorumluluk, zararın ve failin kusurunun kanıtlanmasını gerektirir ve zarar gören kişinin haklarının korunmasını ve adaletin sağlanmasını hedefler. Haksız fiilden kaynaklı sorumluluk davaları, hukuki süreçler aracılığıyla çözümlenir ve zararın adil bir şekilde telafi edilmesini sağlar.
Haksız fiil, kusurlu ve hukuka aykırı davranışlarla başkalarına zarar verme durumudur. Haksız fiil sorumluluğu Borçlar Kanununun 49 ve 76. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. B.K 49. Madde uyarınca; Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Haksız fiil kasten işlenebileceği gibi kusur dayalı olarak da işlenebilir. Kasten yaralama bir haksız fiildir. Aynı şekilde, taksirle yaralama ya da ölüme sebebiyet verme de bir haksız fiildir. Haksız fiile maruz kalan kimse, hakkaniyet ölçüsünde haksız fiili gerçekleştiren kimseden maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir.
Maddi Tazminat: Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.
Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.
Ölüm halinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:
Cenaze giderleri
Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.
Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
Tedavi giderleri.
Kazanç kaybı.
Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.
Manevi tazminat: Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Zamanaşımı: Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Haksız fiil dolayısıyla zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa zarar gören, haksız fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir.
Yukarıda değinilmiş olan hususlar genel hatları ile kaleme alınmış olup; her somut olay birbirinden farklı özellikler taşıyabileceğinden hak kaybına uğramamanız adına bir hukuk bürosu ile iletişime geçip profesyonel destek almanızı öneririz.